Çevre Kirliliği Sorunu Engellenebilir mi?

Çevre Kirliliği günümüzün en büyük problemlerinin başında geliyor ki, en önemli parametrelerinden bir tanesi kuşkusuz hava kirliliği sorunu olarak tanımlanıyor. Isınma ve soğutma gibi iklimlendirme ihtiyaçlarımız için tükettiğimiz enerji kaynaklarının hemen hepsi, havanın kirlenmesine sebep olurken, bu sorunun önüne geçmek için elimizde enstrümanlar elbette bulunuyor. Örneğin ısı yalıtımı çözümlerinin en yaygın tercih edileni olan mantolama çözümlerini tercih ederek ısı yalıtımı çözümü elde edebilmemiz mümkün. Bu sayede karbon ayak izimizi yarı yarıya azaltabiliriz.

Çevre kirliliği bir çok boyutu ile dünyadaki tüm canlıların geleceğini etkileyen çok ciddi bir sorun. Her ne kadar çevre kirliliğinin önlenmesine yönelik bir çok mevzuat hükmü ülkeler bazında çıkarılıyor olsa da, dünyanın mevcut tüketim kapasitesi itibariyle, esasında kolayca önlenemeyecek bir kirlilik her geçen gün daha da şiddetli biçimde etkili olmaya devam ediyor. Bir çok uzmana göre dünya, kapasitesinin çok üzerinde bir nüfusu barındırıyor ve bu nüfusun hayatta kalabilmesi için normalin üzerinde kaynak tüketmesi ve doğal olarak çevresi kirletmesi gerekiyor.

Suni yöntemlerle üretilen kaynakların tüketimi neticesinde kaçınılmaz bir kirlilik ortaya çıkıyor ki, artık devletler kirliliğin önlenmesinden öte, kabul edilebilir; yani, hayati tehlike sınırının altındaki seviyede kalmasını öngörüyor. Yani; Çevre Kirliliği Sorunu Engellenebilir mi? Sorusunun cevabı bütüne bakıldığında mümkün değil.

Hava Kirliliği En Büyük Sorun

Şehirlerin dar alanlara hapsedilip, ciddi miktarlarda enerji kaynağı tüketilmesi sonucunda havanın kirlenmesi, şaşırtıcı olmayan bir sonuç ve birçok ülkede neredeyse standart. Türkiye’de ise şaşırtıcı biçimde artan nüfusa rağmen lokak hava kirliliği sorunları yaşanıyor ve kirliliğin gözle görülür etkileri nadiren dikkat çekiyor. Elbette bu doğalgaz ile ısınma sağlayan ve sanayi bölgelerinin uzağında yer alan merkezler için geçerli.

Eğer bir sanayi bölgesine yakın yaşıyorsanız, maalesef kirliliği sadece gözünüzle değil, bedensel fonksiyonlarınızdaki ahrazlarınızla da hissedebilirsiniz. Örneğin, pek çok sanayi bölgesi sakini, akciğer ve benzeri rahatsızlıkları yaşarken, termik santral bölgelerinde kanser hastası sayısı dramatik biçimde artabiliyor.

Tabii hava kirliliğinin en önemi sebebi ısınmak için kullandığımız enerji değil. Şehirlerimizde milyonlarca motorlu araç sürekli hareket halinde ve bu araçların yakıtlarının havamızı kirlettiği malum. Yakın zamanda trafiğe çıkan gaz tüketen araçlar ve yeni nesil elektrikli araçlarla birlikte bu nedenle ortaya çıkan kirliliğin de azalması öngörülüyor.

Ancak, ne olursa olsun; mevcut nüfus şartları devam ettiği sürece uzun vadede sorun asla bütünüyle ortadan kalkmayacak gibi görünüyor. Aynı şartlar, su ve toprak kirliliği için de geçerli ki, tarım için gerekli olan alanların kaybedilmesi ile birlikte içilebilir suyun yok olması, neslimizin sonu anlamına geliyor.